Akciğer Hastalıklarına Bağlı Göğüs Ağrıları
Göğüs ağrılarına neden olan kalp dışındaki önemli organlar akciğerlerdir. Akciğer hastalıkları genellikle ağrıdan daha başka şikayetlerle kendilerini belli etseler de ağrı da diğer bulgulara eşlik eden bir belirtidir. Ağrının eşlik ettiği akciğer hastalıkları şunlardır:
Akciğer Embolisi
Akciğer atardamarlarının veya atardamarların dallarından birinin herhangi bir nedenle tıkanmasıyla akciğerin kan akımının kesilmesine bağlı olarak oluşur. Tıkanan damarın büyüklüğüne göre hayatı tehdit eden bir durumdur. Akciğere giden ana atardamarlardan birinde ortaya çıkabilecek bir tıkanma ani ölüme bile yol açabilir. Belirtileri ani başlayan şiddetli ve keskin göğüs ağrısıdır. Göğüs ağrısı derin nefes alma veya öksürükle artar. Akciğer embolisinin diğer belirtileri nefes darlığı, hızlı ve kısa soluk alıp verme, kalp atışlarında hızlanma, huzursuzluk ve bitkinliktir.
Akciğer embolisi sıklıkla uzun süren hareketsizlik sonrası oluşur. Buna örnek uzun süren uçak ve otobüs yolculuklarıdır. Bu durumda toplardamarlarda meydana gelen pıhtı derin ven trombozu denilen damar tıkanıklıklarına yol açar. Bu tıkanıklıklardan kopan parçalar toplardamarlar yoluyla kalbe ve oradan da akciğerlere ulaşarak emboliye neden olur. Dolaşıma katılan tümör hücreleri de benzer yolu izleyerek akciğerde emboliye neden olabilir. Ayrıca büyük ameliyatlardan sonra dolaşıma katılan yağ hücreleri veya damarlara kaçan hava zerrecikleri, doğum ve sezaryen sırasında amniyos sıvısının damarlara kaçması benzer şekilde akciğer atardamarlarında tıkanmalara neden olabilir. Yağ embolisinin bir başka nedeni de büyük kemik kırıklarıdır.
Pulmoner emboli tedavisinde hasta acilen hastaneye yatırılır. Bir yandan oluşmuş olan pıhtının eritilmesi için tedaviye başlanırken diğer yandan da yeni pıhtıların oluşmasını önlemek için kanı sulandırıcı ilaçlar olarak bilinen pıhtı önleyici ilaçlar verilir.
Plörezi
Plörezi zatülcenp adıyla da bilinir. Akciğer zarının iltihaplanması ve su toplamasıdır. Akciğer zarı göğüs kafesinin iç yüzünü döşer ve akciğerleri çevreler. Bu zarın iltihaplanması ve su toplaması altta yatan çeşitli hastalıklara bağlı olarak gelişir. Bunların başında pnömoni (zatürre) gelir. Pnömoni akciğerlerin bakteriler veya virüslerce istila edilip iltihaplanmasıdır. Ayrıca tüberküloz (verem) da önemli bir plörezi nedenidir. Nadir olarak plöreziye yol açan başka bir hastalık grubu da lupus gibi bağışıklık sistemi hastalıklarıdır. Bu hastalıklarda bakteri ve virüsler gibi yabancı mikroorganizmalarla savaşmaları için üretilen antikor denilen maddeler yanlış bir kodlama sonucu vücudun kendi dokularına saldırırlar.
Akciğer dokusundan kaynaklanan veya başka bir yerden akciğere yayılan tümörler de akciğer zarına su toplanmasına neden olabilirler.
Plörezi keskin bir ağrıya neden olur. Bu ağrı nefes almakla ve öksürmekle şiddetlenir. Toplanan sıvının fazla miktarda olması durumunda akciğerde sönme meydana gelir. Bu durumda akciğerdeki oksijen-karbondioksit değişimi bozulacağından hayatı tehdit eden sorunlar ortaya çıkabilir.
Plörezinin tedavisi nedene yöneliktir. Ayrıca akciğer zarında toplanan sıvı bir dren ya da tüp yerleştirilerek boşaltılabilir.
Pnömotoraks
Pnömotoraks, göğüs duvarı ile akciğerlerin arasına hava kaçmasıdır. Normalde göğüs duvarında hiç hava yoktur ve buradaki negatif basınç akciğerlerin sönmesini engelleyen güçtür. Göğüs boşluğuna hava girmesi halinde ise bu negatif basınç ortadan kalkacağından akciğerler genişleyemez ve söner.
Pnömotoraks kendiliğinden oluşabileceği gibi altta yatan bir hastalığa da bağlı olabilir. Kendiliğinden oluşan pnömotoraksa spontan pnömotoraks denir. Spontan pnömotoraks bazen hiçbir hastalığı olmayan kişilerde görülebilir. Bu durum genelde 20-40 yaş arası ince ve uzun boylu erkeklerde görülür.
Pnömotoraksın en sık görülen nedeni akciğerde bulunan bir kist ya da hava kesesinin patlamasıdır. Kronik bronşit, astım, kistik fibrozis, tüberküloz, zatürre, akciğer kanseri gibi akciğer hastalıklarında da pnömotoraks oluşabilir.
Bunlardan başka çeşitli travmalar, bıçaklanma ya da kurşunlanma gibi göğüs yaralanmaları, kaburga kemiği kırıkları ve çeşitli tıbbi girişimler sırasında pnömotoraks oluşabilir. Bu durumlarda genellikle göğüs boşluğunda hava ile birlikte kan da birikir.
Pnömotoraksın belirtileri göğüs ağrısı, nefes darlığı, öksürük ve hızlı soluk alıp vermedir. Tanı akciğer röntgeni ile konur.
Tedavide yapılması gereken göğüs boşluğuna biriken havanın tahliye edilmesi ve böylece sönen akciğerin açılmasının sağlanmasıdır. Göğüs boşluğunda biriken hava az miktarda ise 1-2 hafta içinde kendiliğinden çözülerek ortadan kalkabilir. Ancak fazla miktarda hava iğneyle göğüs boşluğuna girilerek veya göğüs boşluğuna bir tüp takılarak boşaltılmalıdır.
Pnömotoraks %40 ihtimalle tekrarlama eğilimi gösterir. Daha önce pnömotoraks geçirenler, tekrarını önlemek için sigaradan uzak durmalı, yüksek irtifalardan kaçınmalı, tüplü dalış yapmamalı ve kabin basıncı doğru ayarlanmamış uçaklarla uçmamalıdırlar.